Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, Doğu’dan Uzakta romanında, kendisi gibi Lübnan iç savaşı sonrası ülkesini terk ederek Fransa’ya yerleşen roman kahramanı Adam üzerinden, ülkesi ve kendi ile yüzleşiyor diyebiliriz. Fransa’ya yerleştikten sonra başarılı bir akademisyen tarihçi olan Adam, savaştan otuz yıl sonra, ülkeyi terk etmeyen dostlarından biri olan Murad’ın ölüm döşeğinde olduğunu öğrenerek ülkesini ziyaret etmeye karar verir. Aslında Murad’la uzun yıllardır konuşmamaktadır ancak yıllardır içinde yaşadığı hesaplaşmalara bir cevap verebileceği umuduyla ülkesine gider. Adam’ın ülkesinin Lübnan olduğu romanda hiç geçmemesine rağmen, bazı şehir isimleri ve tarihsel detaylarla olayların Lübnan’da geçtiğini anlayabiliyoruz. Cenaze sonrası hemen Fransa’ya geri dönmeyi düşünen Adam, planlarını değiştirerek ülkesi ve geçmişi ile yüzleşmek için bir süre daha kalmaya karar verir. Hem Lübnan’da, hem de dünyanın farklı yerlerinde yaşamını sürdüren eski dostlarını da bu sürece ortak edebileceğini düşünen Adam, bir arkadaş toplantısı organize eder ancak artık hepsi farklı dünyaları olan yetişkinler haline gelmiş eski dostları bir masada toplamak çok kolay olmayacaktır. Lübnan’da bulunduğu süre boyunca eski anıları, mektup ve belgeleri de bir araya getirerek bir günlük tutar. Roman bu günlük üzerinden anlatılmaktadır. Doğu’dan Uzakta, Ortadoğu’da yıllardır yaşanan sorunları, savaşı, yaşanan zorluklar nedeniyle ülkesinden gidenleri sorguluyor. Bunun yanında Avrupa’nın ve dünyanın iki yüzlülüğünü de sorguluyor. Aşkı, sevgiyi, dostlukları, çocukluğu, yetişkinliği hepsini tekrar gözden geçiriyor. Savaş, sadece şehirleri, binaları yıkıp, insanların ölümüne neden olmakla kalmıyor. Hayatta kalanları da ülkelerinden, dostlarından, sevdiklerinden ayırıyor, insanların hayallerini yok ediyor, anıları yok ediyor, sadece geçmişi değil, geleceği de yok ediyor.
“Eğer ikiniz de kitap okuyanlar alemine aitseniz, paylaşılmış bir cennete el ele girmek üzeresiniz demektir.”
“Her insanın gitmeye hakkı vardır, onu kalmak için ikna etmesi gereken ülkesidir.”
“İnsan geçmişin yok olması karşısında kolay avunur; asıl kaldırılamayan, geleceğin yok olmasıdır.”
“Yenikler her zaman kendilerini masum kurbanlar olarak göstermek eğilimindedirler. Ama bu gerçeğe tam uymaz, hiç de masum değildirler. Yenildikleri için suçludurlar. Kendi halklarına, kendi medeniyetlerine karşı suçludurlar. Sadece yöneticilerden değil, benden, senden, hepimizden bahsediyorum. Bugün tarihin mağluplarıysak, hem kendi gözümüzde hem de tüm dünyanın gözünde aşağılanmış durumdaysak, bu sadece başkalarının değil, öncelikle bizim suçumuzdur.”
Yazar Hakkında
Amin Maalouf 1949 da Lübnan da doğmuştur. Ekonomi ve Sosyoloji eğitimlerinin ardından gazetecilik yapmaya başlayan yazar, 1975 yılında ülkesinde iç savaşın başlamasıyla Paris’ e yerleşir. Eserlerinde iyi tanıdığı Asya ve Akdeniz bölgesinin yaşantılarından izler görülür. 1986′ da yayımlanan ve aynı yıl Fransız – Arap Dostluk Ödülü’nü kazanan ilk romanı “Afrikalı Leo” bugün bir klasik olarak kabul edilmektedir.Kitaplarında genellikle doğuya ait öğeleri çok iyi işlemektedir. Türkiye’de çok okunan yazarlar içerisinde yer alan Amin Maalouf 1993 yılında Goncourt Akademi Edebiyat ödülünü almıştır.
Kitap İle Sohbet, İstanbul Oyuncak Müzesi, 4.sezon
Kitap: Doğu’ dan Uzakta
Yazar: Amin Maalouf
Çevirmen: Ali Berktay
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 460
Ülke: Fransa
Tür: Roman